Prof. Dr. Mehmet Emin Korkmaz
Testosteron testislerden salgılanan bir hormondur.
Erkeklik hormonu olarak da adlandırılır. Fetusta cinsel farklılaşma, erkek
cinsel sisteminin gelişimi ve çalışması testosterona bağlıdır. Erkeklerin ses,
kas kütlesi, kemik yoğunluğu, vücut kılları gibi yapısal özellikleri de bu
hormon tarafından biçimlendirilir. Yaşla birlikte testosteron düzeyi azalır. 60
yaşın üzerindeki erkeklerin % 20’sinde 80 yaşın üzerinde ise % 50’inde serum
düzeyi normalin altındadır. Bunun sonucu olarak, testis boyutları küçülür, kemik
yoğunluğu, kas kütlesi, kırmızı küre üretimi azalır, yağ yapımı artar.
Erkeklik özelliklerinin idamesi
dışında da testosteronun çok çeşitli etkileri vardır. Koroner kan akımının
artması, damarların fizyolojik uyaranlara verdiği tepkilerin düzelmesi, aritmi
riskinin azalması (EKG’de QT mesafesini kısaltır), kan şekeri kontrolünün
kolaylaşması, kas kütle ve gücünün artıp yağ kütlesinin azalması kalp sağlığı
için faydalıdır. Ama aynı zamanda kötü
şeyler de yapabilir: kan akışkanlığının azalması (kırmızı küre sayısında
gereğinden fazla artış), iyi kolesterolde azalma (HDL-kolesterol), pıhtılaşmaya
meyyal durum, (trombositlerin yapışkanlığını artırır), kan basıncında artma (su
ve tuz tutulumu) ve muhtemelen damar sertliğinin ilerlemesi gibi.
Uzayan yaşam süresi ve azalan testosteron birçok erkek
için testosteron tedavisini çekici yapmaktadır. Son yıllarda hastalarım benden
talep etmekte. Testosteron sizi güçlendirir, sırf bu nedenle bile insanlar
kullanmak istemektedir. Örneğin birçok
amatör ve profesyonel sporcu testosteron kullanır. Öte yandan dışarıdan verilen
testosteron tedavilerinin güvenliği halen soru işaretidir.
Yetmişli yıllardan başlayarak yapılan birçok
gözlemsel ve bazı küçük plasebo
kontrollü çalışmalar erkeklere testosteron verilmesinin kalp damar sağlığını
olumsuz etkilediğini göstermiştir. ABD İlaç ve Gıda dairesi testosteron
tedavisini sadece hipogonadizm denen testislerin az çalıştığı klinik durum ile
sınırlandırmıştır.
Öte yandan çok yakın zamanda Lancet’te yayımlanan bir
meta analiz benim bu yazıyı hazırlamama neden oldu (1). Araştırıcılar
hipogonzdizmli erkeklerde yapılan 35 plasebo kpntrollü çalışmanın 17’sinin
verilerine ulaşarak incelemişler. Ortala
65 yaşında 5600 erkeğin verisi kalp damar hastalığı ve ölüm riskinde artış
olmadığını gösteriyor. “Çok iyi” diyebilirsiniz. Ama ben tedbir öneriyorum.
Çünkü çalışmanın takip süresi çok kısa sadece 1 yıl. Bu tıl sonunda
tamamlanacak olan TRAVERSE isimli bir çalışma bize 60 aylık izlem sonuçlarını
gösterecek.
Kişisel görüşüm doğumsal hipogonadizmi olmayan, doğal
yaşlanma süreci sonrası azalan testosteronun dışardan verilmemesidir. Bunun
için bazı sağlam gerekçelerim var. İlaç şirketleri, yerleşik tıp otoriteleri
ile birlikte yaşlanmayı tıbbi bir sorun haline getirdiler. Seksenli yıllarda kadın
menapozu sonrası yapılan hormon yerine koyma tedavileri, artan pıhtılaşma,
kanser ve kalp hastalığı nedeniyle hüsranla sonuçlandı. Bunu iyi biliyoruz.
Yaşlanan erkeklere testosteron vermek benzer sonuçlanabilir. Doğanın düzenine
karışmak hemen her zaman başısızlıkla sonuçlanır. Yaşlanma ile testosteron
azalması normal bir süreçtir. Bu nedenle evlilikler sürmekte, dedeler yaşlarına
uygun davranmaktadır. Tıbbi olarak da sorunlarla karşılaşılacaktır. Şişman,
hipertansif, diyabetik, alkol tüketimi yüksek erkeklerde testosteron sözüme
inan kalp sağlığını ciddi etkileyecektir.
Sonuç
Testosteronu doğal yollarla
yükseltmeniz mümkündür. Tavsiyem bu olacaktır;
- Uygun vücut ağırlığını koruyun. Yağ hücrelerini azaltmak çok önemlidir. Yağ hücreleri östrojen yapan fabrikalardır.
- Düzenli egzersiz yapın. Yürüyün, yüzün, bisiklete binin ve mutlaka ağırlık kaldırın.
- Yeterli dinlenin, iyi uyuyun.
- Alkol tüketimini azaltın.
- İşlenmiş gıda tüketmeyin, yeterli miktarda protein alın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder